Uyarı!

Bu blogda sinema, kitap ve müzik ile ilgili yazılar bulabileceğiniz gibi; deli saçması üretimlerimizle de karşılaşabilirsiniz.

Yazarlar

Boyunu Aşan Film: The "Perks"

2013/02/24



Her şey sakin bir cuma gecesi dileğiyle başladı...

Yiyeceğimi, içeceğimi alır aylardır merak ettiğim fakat hakkında çıkan tüm yazıları okumaktan koşar adım kaçtığım The Perks of Being a Wallflower, internette refere edildiği üzere "Perks" filmini izlerim diye düşünüyordum. Sakin bir gece dileği kesinlikle gerçekleşti lakin bu durumun haftasonunu esir alması planda yoktu.

Afişte Ezra Miller ismini görünce karar vermiştim aslında bu filmi bekleme listesine almaya. Pek hoşlanmadığım bir tarzda da olsa, '93 doğumlu oyuncunun We Need to Talk About Kevin'deki performansı parmak ısırtacak seviyedeydi. Bir diğer isim Logan Lerman ise büyük referans olacak yapımlarda rol almasına karşın, rol kalitesi olarak kendisini öne çıkaracak ilk yapımında boy gösterecekti. Emma Watson ise... Bildiğimiz Emma Watson, ne kadar kötü olabilir ki? Oyunculuğu gözümüzün önünde büyüyen biri oldu. Gelecekte neler verebileceği konusundaki limit gerçekten yüksek. Akademik başarısı da kıskanılacak cinsten ama bugün konumuz bu değil.

Filmimize dönersek...

Wallflower, daha çok okullarda ve iş hayatında karşılaştığımız her şeyden ve herkesten uzakta kalmayı tercih eden fakat etrafındaki durumun farkında olan, anlayan; buna rağmen sosyalleşme konusunda sorunları olan kişilere yakıştırılan bir sıfat. Filmdeki wallflower da, Charlie (Logan Lerman).

The Perks of Being a Wallflower, Charlie'nin stabil olan kötü durumunu, yeni arkadaşlarının (Patrick-Ezra Miller ve Sam-Emma Watson) yardımıyla en azından dalgalı bir duruma taşıyabilmesini, geçmişi ve geleceği arasında kalan bölümdeki yerinde bir molayı anlatan bir hikaye. Bu hikayenin içerisinde bir lise draması arıyorsanız, sonrasında çok şaşıracaksınız demektir. Klasik bir Cuma gecesi filminden çıkmaya başladığı anda, sonraki günlerde dönüp dönüp tekrar izleyeceğiniz sahneleri aklınıza yerleştiren bir film olacak.

Devrimsel bir film değil; deneysel bir film, türe yenilikler getiren bir film hiç değil. Sadece güzel bir zaman, mekan ve kurgu kavramı olan; iyi işlenmiş, kusursuza yakın bir soundtrack ile süslenmiş ve bu kadar genç oyuncularıyla birlikte çok iyi yansıtılmış bir hikayeyle karşılaşacaksınız.

Harper Lee, Salinger, Shakespeare, Camus referansları ile fikirlerinizi oluşturan kitapları hatırlayacak; The Smiths, David Bowie, Genesis ve The Beatles ile de aklınızda yer etmiş yüzleri anımsayacaksınız.

Büyük sürprizleri değil ama en dipteki beklenmediklerinizi yaşayacaksınız.

Filmin içeriği hakkında bu kadar veri, izleyip izlememe kararını verebilmeniz açısından yeterli. Bu eserin sahibine göz atalım bir de.

Kitap beyaz perdeye aktarılırken senaryo ve yönetmen koltuğu da yazar Stephen Chbosky'ye teslim edilmiş. Kendisi kitabı bitirdiği saatten itibaren bu hikayeyi filme dökebilme fırsatı aradığını, hatta pek çok kareyi aklında kurguladığını söylüyor. Filmi izledikten sonra sözlerinin ne denli yerinde olduğunu anlıyorsunuz. Dünyaya getirdiği çocuğu büyütüp, yetiştirip, donatıp, süsleyip, evlendiriyor ve aileden uzaklaştığı sırada, uzaklardan başarısını izliyor tam anlamıyla. Bütçe-performans oranına bakınca ne denli başarılı bir iş çıkardığı da aşikar.

Sözün özü, beklentilerinizi bir kenara atıp oynatın bu filmi. Değerini çok daha iyi anlayacaksınız.


Jason Bourne'un Dönüşü İmkansız Gibi

2013/02/19



Stüdyo her ne kadar yeni bir film için onayı almış, Matt Damon da yeni bir Bourne filmi ile dönüşe sıcak bakıyor olsa da; ekip, içinde Jason'ın da olduğu doğru hikayeyi bir türlü bulamıyor.

Matt Damon bir ay kadar önce, Promised Land filminin tanıtımında gazetecilerin olası bir Bourne filmi ile ilgili dedikodulardan kaynaklanan sorularını yanıtladı. Matt Damon yeni bir Bourne filminde yer almayı çok istediğini yineleyerek, yeni film için aktif çalışan grubun içinde de yer aldığını söyledi.

Batman serisine yeni bir bakış açısı getiren Nolan kardeşlerden Jonathan, Matt Damon'ın ricası üzerine iki ay kadar, hikayesinde Jason'ın da aktif olduğu yeni bir Bourne filmi senaryosu üzerinde çalışmış fakat bunu nasıl yapacağını bir türlü bilemediğini söyleyerek projeyi gerisin geriye Damon'a teslim etmiş. Memento gibi bir senaryonun lideri, Person of Interest'in düzgün bir çizgide ilerlemesinin tek sorumlusu olan kişiden bu cevap alınınca, işleri biraz yavaşlatmak gerektiğine karar verilmiş. Nedenler basit, en son 2004 yılında görülen Jason, en erken 2014'de vizyona girebilecek yeni bir filmde yer alsa; CIA radarından uzak geçen on yılın tasviri biraz zor olacak gibi görünüyor. Bir diğer neden de, Nolan ve Damon'ın da belirttiği gibi, The Bourne Ultimatum ile birlikte aralık kalan kapıların tamamen ve çok iyi bir şekilde kapatılmış olması. Kesinlikle yapılamaz görülmüyor tabii ki, Pamela Landy ve Aaron Cross'un sürüklediği yeni bir filmin ardından, Jason'ın tekrar hikayeye dahil edilmesi de olasılıklar arasında.

Anlayacağımız üzere, tüm taraflar ne kadar istekli olsalar da Jason Bourne'un dahil olduğu bir film şu an için çok zor görünüyor. Zorlama bir yapımla karşımıza gelmelerindense, olayın üzerini tamamen kapatmaları, en azından çok çok iyi bir hikaye bulana dek ertelemeleri, en büyük olasılık gibi.

Yeni Bond Filmi Yolda

2013/02/02



Gladiator filminin senaryosundan tanıdığımız John Logan, henüz ismi netleşmemiş olan yeni Bond filminin senaryo yazarlığı görevini üstlendi.

MGM'in finansal kabusu nedeniyle dört yıllık bir aradan sonra dönen Bond, Skyfall ile şaşırtıcı bir gişe başarısı yakalamıştı. Bu başarı yapımcılara seriyi devam ettirme yönünde daha güçlü bir motivasyon sağlamış olmalı ki, kökleri korurken, seriye de yeni bir yön verme kararını almışlar.

Filmin diğer Bond filmlerinden farklı olacak en büyük yönü iki bölüme yayılacak şekilde tasarlanması. Serinin yirmi üçüncü filmi olan Skyfall'dan bağımsız şekilde gerçekleşecek olaylar bütününde, yirmi dördüncü ve yirmi beşinci Bond filmleri, aynı hikaye üzerine odaklanacak yani farklı zamanlarda vizyona girecek iki bölümlük bir film izleyeceğiz. Bu açıdan, Bond serisinin değişik bir yola girdiğini söyleyebiliriz.

Serinin yirmi dördüncü basamağı olacak filmin The World is not Enough'dan beri her Bond filminde olduğu gibi Kasım ayında, 2014 yılında vizyonda olması planlanıyor.