Uyarı!

Bu blogda sinema, kitap ve müzik ile ilgili yazılar bulabileceğiniz gibi; deli saçması üretimlerimizle de karşılaşabilirsiniz.

Yazarlar

Engellendik... Mi acaba?

2008/10/25


Zihniyet aynı, pire için yorgan yakmaya devam..

Jim Jarmusch Günleri

2008/10/22


Anadolu Üniversitesi Sinema Kulubü 23-24 Ekim 2008 günlerinde 1953 doğumlu, bağımsız sinemanın önemli temsilcilerinden yönetmen Jim Jarmusch'un filmlerine yer veriyor. Özellikle Broken Flowers, Stranger than Paradise, Dead Man ve Night on Earth filmleri dikkatle takip edilmeli. Kongre Merkezi Kırmızı Salonda yapılacak gösterimlerin ardından söyleşiler yapılacağını da belirtelim..

*****

-23 Ekim Perşembe-

10.00 Down by Law

13.30 Stranger than Paradise

15.30 Night on Earth


-24 Ekim Cuma-

10.00 Broken Flowers

13.30 Coffee and Cigarettes

15.30 Dead Man

La fille Coupee En Deux - İkiye Bölünen Kız


Biraz geç oldu sanırım bu yazı için fakat bu akşam (22 Ekim Çarşamba) saat 22.00, kaçıranlar için gece 02.00'de Cnbc-e ekranlarında bir Claude Chabrol filmi olan İkiye Bölünen Kız yayınlanacak. 2007 yılında çekilen filmde kendinden yaşça büyük birisine aşık olmanın acı deneyimine tanık olacağız...

Daha daha...


Günümüzdeki durumu bilmeyen ve hiç bilmeyen aynı karede. Aragones sağ işaret parmağıyla gözlüğünün altından gözünü kaşıyor. Bu arada Dolar selam ediyor, 1.66 olmuş...

Delicatessen

2008/10/20


Belki de jenerasyonumuzun görüp görebileceği en özgün yönetmenlerden Jean Pierre Jeunet var koltukta, yanında Marc Caro; bize kara mizahın tanımı olarak verilebilecek filmlerden birini sunuyorlar, Delicatessen...

Hikaye bir kasap ve onun yaşadığı - aynı zamanda sahibi olduğu- apartmanda gelişiyor. İkinci Dünya Savaşı sürerken, hani insanlar açlıktan birbirini yiyor derler ya, bu durum hakim Fransa'da. Kasap da apartmanında yaşayanlardan birini, diğerlerinin karnını doyurmak için kullanıyor. Ziyadesiyle etini kemiğini paylaştırıyor komşularının... Bir gün kasabın iş ilanı için gelen eski bir sirk çalışanı -Louison- ise düzenin tam odak noktasına çomağı sokuyor bilmeyerek de olsa. Kasabın kendisinden garip kızı kalbini Louison'a kaptırıp, onun da babasının satırından payını almasını engellemeye çalışınca ortaya çok hoş bir hikaye çıkıyor...

****

Detay üzerine gelen detaylardan filmin konusunu takip edememeye başlıyor insan, kesinlikle defalarca izlenmeli bu film. Her karesinde farklı bir emek, jeneriğe ise diyecek tek kelime yok. Kasap rolündeki Jean-Claude Dreyfus döktürüyor. Film boyunca intiharı deneyen fakat amacına ulaşamayan Aurora karakteri ise Robert diyaloğunda gülmekten kırıyor. Troglodytler ayrı bir olay. Aslında film için yazılabilecek çok fazla şey yok çünkü anlatılabilecek olgulardan oluştuğunu söyleyemeyiz. İzlemeyenler çok şey kaçırır diyelim sadece...

Fazıl Hüsnü Dağlarca'yı Kaybettik

2008/10/15


15 Ekim 2008, bugün, hayata 94 yaşında gözlerini yumdu şiirin usta kalemi. Huzur içinde yat üstad..

Depeche Mode @ İstanbul

2008/10/13


Yer Santralistanbul, tarih 14 Mayıs 2009 Perşembe.. Dave Gahan'i bir kez daha dinleyebilme fırsatını yakalıyoruz. Reach out and touch faith!.

Styx

2008/10/09


Sonuncusu 2005 yılında yayımlanmış 23 albüme ve sayısız ödüle sahip bir topluluktan bahsedeceğiz, Styx.

Amerikalı grubun şarkıları büyülü, bir kez dinledikten sonra vazgeçilmez olabiliyorlar. Boat on the River ile tanınsalar da bir Suite Madame Blue, This Old Man çok daha fazla anı barındırıyor zamanla insanda. Diyebilirsiniz ki 15 albüm içerisinden üç şarkı mı çıkarabildiler, size başlı başına bir şaheser olan 1980 çıkışlı Paradise Theatre albümünü edinmenizi öneririm. Hiçbir şarkı aklınızdan çıkmayacak..

Günümüzün Popmundo havasındaki gruplarının ardından ilaç gibi geliyor Styx hayatın arka planında. Yeri geliyor gece yolculuğunda trenin camından yansıyor, yeri geliyor evin kapısını dışarıdan kapadığınızda sıkıntıları da içeri kilitliyor...

Suite Madame Blue ile bitirelim...

Death Race

1975 yapımı, Carmageddon temalı efsane film Stallone'lu Death Race 2000'in yeniden çekillişi var karşımızda, Jason Statham ile birlikte..
2012 yılında Birleşik Devletler ekonomisi çökmüş, işsizlik oranı tavana vurmuştur. Suç oranı feci şekilde artmış, ceza evi sistemi de kırılma noktasına gelmiştir. Bundan çıkar sağlayan bir yer vardır, Terminal Island Hapishanesi..

Ölümüne yarışlar düzenleyerek bunları internetten canlı yayına sunan hapishane müdüresi, bu işten feci paralar kazanmaktadır. Bir sürü silahlarla donatılmış araçlar ve yarış pisti üzerinde alınan yağ, duman gibi rakibi olumsuz etkileyen bonuslar yardımıyla yapılan yarışlarda beş birincilik alan mahkumun özgürlüğüne kavuşacağı vaadedilir. Dört yarış birinciliği bulunan Frankenstein takma adlı mahkumun beşinci yarışta ölmesi sonucu, onun üzerinden kazandığı paradan vazgeçmek istemeyen müdüre Statham'i -bir yolla- hapse düşürür, son yarışı kazanması karşılığında özgürlüğünü teklif eder...

Senaryo ve cast açısından film başarılı diyebiliriz. Sonuçta böyle bir hikaye ancak bu şekilde aktarılabilirdi. Bir Rollerball beklenmemeli. Filmin genelinde bilmecelere pek yer yok, bu açıdan yalın bir film diyebiliriz. Zaman geçirmek için iyi bir seçenek olabilir..