Salinger da dahil hepimiz 16 yaşındaydık bir zamanlar. Ama onunki farklıydı. O kendini kahraman sanıyordu 16 yaşındayken. Kahraman oldu olmasına da küstahlığı hep kitaptaki baş karakter Caulfield'inki gibi kaldı.
Değerli hocalarımdan birinin anlattığı hikayeye göre, öğrencilerinden biri Salinger ile röportaj yapmak istemiş vakti zamanında. Onunla ilgili ödev hazırlayan doktora derecesindeki bir öğrencidir bu. Öğrenci, Salinger'a telefon eder ve bir kaç soru sorup cevap alabileceğini düşünür. Telefona Salinger'ın eşi çıkar. Öğrenci kendini tanıtır sonrasında da Salinger ile görüşmek istediğini, onunla ilgili ödev hazırladığı için bir kaç sorusu olduğunu söyler. Eşi beklemesini söyleyerek onu beklemeye alır. Saniyeler sonra eşi geri gelerek şunları söyler: "eşim sizin ödevinizin onu ilgilendirmediğini söylüyor". Salinger naturalist bir tavırla doğanın insanı tanımayı reddettiği gibi öğrenci ile görüşmeyi reddeder. Çünkü, kendisi doğa kadar umarsızdır.
Kitaptaki Caulfield karakteri de küstahlığından asla ödün vermez. Doğanın ona aldırmaz olduğu kadar o da doğaya ve doğanın yarattıklarına aldırmaz. Huckleberry Finn'in bir kaç yaş büyümüş hali olan bu pikaresk karakter, en az Huck kadar dünyaya karşı ilgisizdir. Göstermeliktir bütün o f*** kelimelerine sinirlenmesi. Çünkü onun tek bir amacı vardır; hayatta kalmak. Bu nedenle takılır her türlü sosyal sınıftan insanla Caulfield. Pikaresklik gereği zaman geçirir hepsiyle ve gayet iyi becerir kendi hatalarına kılıf bulmayı.
Caulfield ne yakışıklıdır ne de dikkat çekici. Hatta etrafında olup bitenlerden tamamen bi haberdir. Bakan kör aslında. Onun bu farkedememesidir zaten onun hikayesini bu kadar farklı kılan. Normalde küstah ve sıradan olabilecekken görüntüsünün tam aksine bütün dikkateleri bu kitaba toparlaması da ondandır.
Sürekli sevgi ve aitlik arayan Huck ve Caulfield gibilerin hikayeleri bitmez aslında bu doğadan insanoğluna bulaşan umarsızlık devam ettiği sürece. Zaman geçecek, yalnızlık ve umarsızlık git gide kalabalıklaşan ve teknoloji nedeniyle bu kadar birbirinden uzaklaşan toplumu asla ama asla terketmeyecek.
Guns N Roses'ın Chinese Democracy albümündeki, kitapla aynı ismi taşıyan şarkının sözlerinin bir kısmını da buraya eklemek istiyorum:
When all is said and done
We're not the only ones
Who look at life this way
That's what the young folks say
And if they'd ever change
As that reminds to say
But every time I see them
Makes me wish I had a gun
If I thought that I was crazy
Well I guess I'd have more fun
Cause what used to be's
Not there for me
And ought to for someone
That belongs...
Değerli hocalarımdan birinin anlattığı hikayeye göre, öğrencilerinden biri Salinger ile röportaj yapmak istemiş vakti zamanında. Onunla ilgili ödev hazırlayan doktora derecesindeki bir öğrencidir bu. Öğrenci, Salinger'a telefon eder ve bir kaç soru sorup cevap alabileceğini düşünür. Telefona Salinger'ın eşi çıkar. Öğrenci kendini tanıtır sonrasında da Salinger ile görüşmek istediğini, onunla ilgili ödev hazırladığı için bir kaç sorusu olduğunu söyler. Eşi beklemesini söyleyerek onu beklemeye alır. Saniyeler sonra eşi geri gelerek şunları söyler: "eşim sizin ödevinizin onu ilgilendirmediğini söylüyor". Salinger naturalist bir tavırla doğanın insanı tanımayı reddettiği gibi öğrenci ile görüşmeyi reddeder. Çünkü, kendisi doğa kadar umarsızdır.
Kitaptaki Caulfield karakteri de küstahlığından asla ödün vermez. Doğanın ona aldırmaz olduğu kadar o da doğaya ve doğanın yarattıklarına aldırmaz. Huckleberry Finn'in bir kaç yaş büyümüş hali olan bu pikaresk karakter, en az Huck kadar dünyaya karşı ilgisizdir. Göstermeliktir bütün o f*** kelimelerine sinirlenmesi. Çünkü onun tek bir amacı vardır; hayatta kalmak. Bu nedenle takılır her türlü sosyal sınıftan insanla Caulfield. Pikaresklik gereği zaman geçirir hepsiyle ve gayet iyi becerir kendi hatalarına kılıf bulmayı.
Caulfield ne yakışıklıdır ne de dikkat çekici. Hatta etrafında olup bitenlerden tamamen bi haberdir. Bakan kör aslında. Onun bu farkedememesidir zaten onun hikayesini bu kadar farklı kılan. Normalde küstah ve sıradan olabilecekken görüntüsünün tam aksine bütün dikkateleri bu kitaba toparlaması da ondandır.
Sürekli sevgi ve aitlik arayan Huck ve Caulfield gibilerin hikayeleri bitmez aslında bu doğadan insanoğluna bulaşan umarsızlık devam ettiği sürece. Zaman geçecek, yalnızlık ve umarsızlık git gide kalabalıklaşan ve teknoloji nedeniyle bu kadar birbirinden uzaklaşan toplumu asla ama asla terketmeyecek.
Guns N Roses'ın Chinese Democracy albümündeki, kitapla aynı ismi taşıyan şarkının sözlerinin bir kısmını da buraya eklemek istiyorum:
When all is said and done
We're not the only ones
Who look at life this way
That's what the young folks say
And if they'd ever change
As that reminds to say
But every time I see them
Makes me wish I had a gun
If I thought that I was crazy
Well I guess I'd have more fun
Cause what used to be's
Not there for me
And ought to for someone
That belongs...
1 Yorum:
alınacak kitaplar listeme ekledim bile !! teşekkürler.
Yorum Gönder