Uyarı!

Bu blogda sinema, kitap ve müzik ile ilgili yazılar bulabileceğiniz gibi; deli saçması üretimlerimizle de karşılaşabilirsiniz.

Yazarlar

Şöyle Oldu Böyle Oldu - 8

2009/04/12


Gece güzelce eğlenmişiz eve doğru yürüyoruz tramvayın izinden. Herkesi ayıran sokağa geldiğimizde yollarına gidiyor ahali, ben de kendi yolumda ilerliyorum, evin kapısını açıp direk pijama moduna geçmek için hızlanıyorum haliyle. Yatağa doğru zıplayıp, havada uyuyarak yatağa düşme fantazisi...

Göz televizyonun pilot ışığına takılıyor, ne vardır ki bu saatte? Bastık tuşa getirdik teknolojiyi odaya, bir de ne görelim; HANDE YENER!?!?!? hadddi cannn..(wtf) demeye kalmadan acaip hareketler eşliğinde dansına başlıyor, gözlerimi ovuşturuyorum, hala orda... Neyse televizyonun sesini biraz daha açınca Romeo falan dediğini anlıyorum lakin vücut her an The Exorcist filmindeki merdiven sahnesi gerçekleşecekmişcesine hareket ediyor. O an anlıyorum ki Öykü-Berk voltranı ardından listemde ikinci sıraya çoktan yerleşmiş Hande Yener. Bu durumun onun umrunda olacağını pek sanmıyorum tabi, fare dağ misali.

Biraz zorluyorum kendimi neler olacak bakalım, yayına ayna getirip soru soruyorlar, cevaplara göre inceltip kalınlaştırıyorlar sanırım kendisinin ekrandaki görüntüsünü. Neyse konuşmayalım "bir tarafımıza girebilir" maddesi işlemesin sonra.

Kral TV'de biri vardı diyince ilk akla gelen isim kimse, o da album yapmış sanırım. Şarkı söyleyecekmiş bekliyoruz. Hande Yener konuştu bir seyirci için "çok hassaslaşmış" dedi. Yapma etme otur kenarda sen, mizacına uymuyor bir kere ciddi konuşmak, konuşmaya çalışmak. Bu arada Luxus'un şarkıları çok güzel, Gogol Bordello kıyaslamasını yapacak ilk kişiye de ıslak odun ısmarlayacağız.

Bir başka konu da kulakları biraz büyük olan insanları, ellerini kulaklarının arkasına koyup biraz öne doğru Fil Jumbo hareketi yapmak suretiyle geyik malzemesi yapan toplumumuzdan bir kişinin yüzünü siyaha boyayıp Obama taklidi yapması. Niye garip gelmiyor acep, hı? Bunu yaparsanız insanlar güler, izler, takip edilirsiniz.

Zeytinyağlı karnabahar ne yahu, Mesut Yar? 1980-1990 yılları arasında doğmuş ve karnabahar ile bamya seven bir kişi tanımadım şu ana kadar, çocuğunun zeytinyağlı karnabahar yemesini nasıl beklersin? Eziyet bu. Hamburger yiyor diye şikayet etme, haklısın tabi ama çocuk yahu yemez bol şekilli şeyleri. Bol sebze koyarsın içine olur biter. Vegi-burger. Onu da istemez çocuklar ya neyse.

Çocuk ve yemek demişken, ufaklıklara yemek beğendirme-yedirme eziyetini bir komşumuzun çocuğu sayesinde yaşamıştım. Küçüklüğümde heykel ve şemsiye çikolatalardan sonra en sevdiğim yiyecek olan Tadelle king size'ı beğenmeyip ağzından şap diye halının ortasına bırakıverirdi, öndeki iki dişin sempatikliğinden dolayı ağzınızı açamıyorsunuz tabi. Bilgisayar başında duran ofis koltuğunu "nönü" olarak isimlendiren bir çocuktur kendisi. En büyük eğlencesi de nönüye tırmanarak gezdirilmeyi beklemesi. Gezme işlemi saatlerce sürebiliyor. Onun için tam olarak bir Disneyland evimiz nönü sayesinde. Nönü! Hell yeah!

Yine Hande Yener çıktı, gaçhayım...

2 Yorum:

Adsız dedi ki...

BAMYA YEMEĞİNİ SEVMEYENLER BİRLEŞİN!

DRM

Adsız dedi ki...

hande yener ve küçük iskender'in aynı programda olması skandallll!!!!!!11111!!!