Sevgili 'baha'nın
The Castle of Otranto kitabı için dediği "türe giriş açısından fazla sıkıcı gibi görünse de, bu alandaki ilk eser olması özelliği okunmasını gerektiriyor" cümlesini biraz değiştirip bu filme uygulamak çok mümkün.
The Birth of a Nation türe giriş açısından çok fazla sıkıcı olsa da ilk uzun metrajlı film olması özelliği ile izlenmesi gerekiyor.
1915 yapımı D.W. Griffith'in efsane filmi tam 190 dakika. Bu kadar uzun ve sessiz olması, bol sesli bol efektli günümüz filmlerine alışmış biz izleyicilerini bir hayli sıkıyor. Farklı çekim açıları kullanılarak çekilen film için epey bir çaba harcandığı gözlenebiliyor. Günümüz parasıyla 2 milyon dolarlık bir bütçe ile çekildiği düşünülürse savaş sahnelerinin neden o kadar gerçeğe yakın olduğu anlaşılabiliyor. Ayrıca film, Thomas Dixon'un The Clansman adlı kitabından ve aynı isimdeki oyunundan yola çıkarak çekilmiştir.
Film, 1861-1865 yılları arasında gerçekleşen Amerikan İç Savaşı dönemi ve sonrasını konu alıyor. Film iki kısımdan oluşuyor. Güneyli bir aile, kuzeyli bir aileye ziyarete gidiyor ve filmin ilk kısmı böyle başlıyor. Daha sonra savaş başlıyor ve bu iki ailenin fertleri farklı ordulara katılıp birbirlerine karşı savaşmak durumunda kalıyor. Savaş sonrasında gelişen olaylar ise filmin ikinci kısmını oluşturuyor.
Rahatsız edici derecede ırkçı bir bakış açısına sahip olan film, diyalog kısımlarında iç savaş ile ilgili detaylı bilgi veriyor. Kullanılan teknikler açısından sinemaya yenilikler katmasına rağmen, film bir çeşit görüntülü ve yanlı tarih dersi gibi. Filmin beyaz bir Amerikalı tarafından çekildiği göz önünde bulundurulunca, yanlı olması gayet normal. Meydan savaşı sahnelerinin hep geniş açıyla çekilmesi, savaşın kanlı yanını gözlerden uzak tutup savaşta yer alan askerlerle kişileştirme yapmamızı engelliyor.
Tartışmalı konuyu bir kenara bırakıp, sinemaya kattığı yenilikleri incelersek filmde:
- Geniş açı çekimleri,
- Panaromik alan çekimleri,
- Uzun süreli çekimler,
- Farklı açılardan yapılan çekimler,
- Karakterle ya da olayla beraber hareket eden, kayan veya gezinen çekimler bulunmaktadır.
Sırf film için bestelenmiş özel orkestra müziği film boyunca sürmektedir. Müzik, gerilimin artıp azaldığı kısımlara göre çok iyi bestelenmiş ve filmdeki duyguları izleyiciye iletmek açısından gayet başarılı.
Konu açısından eleştiriye çok açık olmasına rağmen, günümüzde film sektörünün ne kadar ilerlediğini görebilmek ve ırkçı fikirlerin nerden nasıl ortaya çıktığını öğrenebilmek için izlenmelidir.