Postmodern edebiyatın en iyi örneklerinden biri olan Thomas Pynchon'un
The Crying of Lot 49 adlı romanı, beyninde olay örgüsü oluşturmadan, karakter gelişimi beklemeden, ancak absürd temalara hazırlıklı olarak okunabilecek bir kitaptır. Kitabı altını çizecek cümle arayarak ya da bir ders çıkarmak amacıyla okumak bu kitabın doğasına ters kaçar. Çünkü kitabın ana karakteri dediğimiz
Oedipa adlı kızın bırakın görsel olarak aklınızda tipini canlandırabilmeyi, yer yer cinsiyetinden bile şüphe edebilirsiniz.
Tersine ilerleyen bir dedektif hikayesi olan kitabın en büyük eleştirisi, yazarın en önemli sahnelerin hemen hemen hepsine bir televizyon eklemesiyle ortaya çıkmaktadır. Kitabın yazım yılı 1963'tür ki o zamanın Amerika'sını incelersek neden bu kadar televizyon kültürüne karşı yazıldığını anlayabiliriz.
Aslıdna kitap, çoğu okurun "kafa yorucu" ve "bunaltıcı" gibi etiketlemelerinin tam aksidir. Postmodern edebiyat okumasını bilene eğlenceli bir 2-3 saatlik zaman geçirtip, "Bu da böyle bir kitap demek ki!" dedirtebilen müthiş bir kitap, müthiş bir yazar...
0 Yorum:
Yorum Gönder