Eve adımımı atıyorum, montumu asıp anahtarımı sıkkın bir şekilde havaya atıp tutarken gözlerim açık bırakılmış olan bilgisayara takılıyor. Üzerimi değişirken listedeki şarkılar değişiyor, değişiyor, prize doğru yöneliyorum. Aynı anda da kendimi iyi hissetmemi sağlayan kelimeler bütününü işitiyorum,
"Boynuzu yok kuyruksuzdur,
Ayağı da çarıksızdır,
Dertli gibi sarıksızdır,
Şeytan bunun neresinde?"
***
Murat İlkan, evet.. Güçlü ses kavramının beden bulmuş hali. Konu Murat İlkan değil tabii ki, mental değişikliklerin ne kadar da kolay yaşanabildiği. Bir bakmışsınız yüzünüz asılmış, tek söz duymuşsunuz bulutlar dağılmış. Durup sanırım kafayı yiyorum diye de düşünebiliyor insan, aynı anda kendi doğasını tanımadığının farkına vardığı gibi, basit ayrıntıları kaçırarak kırdığı kalpleri hatırladığı gibi ya da bazı şeyler için geç kaldığını hissettiği gibi. Hepimizin aklındadır aslında yapılması veya yapılmaması gerekenler, hafızamızda olmayan ise bunların ezberinde yaşamamamız gerekliliğidir.
***
Yazı giriş amacını kaybedip başka yollara da saptı. Bu kez böyle kalsın, sanırım anlaşılmıştır. Hep kendimizi anlatmayı değil de anlaşılmayı beklemedik mi zaten?..
TEKNİK DİREKTÖR OLMAK İSTEMEMİŞTİ
2 yıl önce
1 Yorum:
bir nargileye affederiz efendim :))))
Yorum Gönder