Eski bir zamandır ki Lilja 4 Ever, Requiem for a Dream ve Donnie Darko herkesin dilinde. İzleyen izlemeyen, beğenen beğenmeyen herkes bu filmleri konuşuyor. Kahramanımız da olaya dahil tabii..
***
Dark, darkest, darko.. Afiş görücüye çıktığında tamam diyor beyinler, aradığım şeyi buldum. Hemen nete dalarak yorumlar okunuyor; beğenen var, nefret eden var, filmin rengi de belli olmuyor tabii ki bu şekilde..
***
Film izleniyor; iyi, güzel, konfuse olmuş beyinler emri gözlere iletemiyor ve izleyiciler tepkisizce olan biteni anlamaya çalışıyor. İçlerinden biri çıkıyor "ben sanmıştım ki film izliycez, kimse bana psikoloji veya felsefe uygulaması izleyeceğimizi söyle.." sozu birden kesiliyor ele gecen edevatlarin yağmuru altında, eriterek kişiyi ilgisiz arkadaş moduna geçiriyor. Haksız da değil hani, "şimdi kızdık çocuğa ama bu da ne abi" diyenler de entel izleyici modundalar halen.. Derken beyindeki buğulanmalar alakasız konular sayesinde dağılıyor -aslında çocuk iyi, tavşanın şerefsizliği, kanına giriyor haplayıp- konuşmaları geçmeye başladığında anlaşılıyor ki kimse filmi izlememiş. Hevesle gidip alan kişi de dahil. Bir şekilde filmin sonu getiriliyor..
***
Filmden anladığımız mı? Peki, aslında güzel bir film ama soyut kavramların göreceli olduğu aşikar. İlk izleyişinizde hikayeye hakim olamayabilirsiniz fakat tekrar tekrar izleyin, daha acı verici oluyor. O kadar ki kapatıp Bülent Ersoy izlemeye razı oluyorsunuz. Ee madem ki olmadığınız bir kalıba sokmaya çalışıyorsunuz kendinizi, katlanmanız gerek..
***
Dark, darkest, darko.. Afiş görücüye çıktığında tamam diyor beyinler, aradığım şeyi buldum. Hemen nete dalarak yorumlar okunuyor; beğenen var, nefret eden var, filmin rengi de belli olmuyor tabii ki bu şekilde..
***
Film izleniyor; iyi, güzel, konfuse olmuş beyinler emri gözlere iletemiyor ve izleyiciler tepkisizce olan biteni anlamaya çalışıyor. İçlerinden biri çıkıyor "ben sanmıştım ki film izliycez, kimse bana psikoloji veya felsefe uygulaması izleyeceğimizi söyle.." sozu birden kesiliyor ele gecen edevatlarin yağmuru altında, eriterek kişiyi ilgisiz arkadaş moduna geçiriyor. Haksız da değil hani, "şimdi kızdık çocuğa ama bu da ne abi" diyenler de entel izleyici modundalar halen.. Derken beyindeki buğulanmalar alakasız konular sayesinde dağılıyor -aslında çocuk iyi, tavşanın şerefsizliği, kanına giriyor haplayıp- konuşmaları geçmeye başladığında anlaşılıyor ki kimse filmi izlememiş. Hevesle gidip alan kişi de dahil. Bir şekilde filmin sonu getiriliyor..
***
Filmden anladığımız mı? Peki, aslında güzel bir film ama soyut kavramların göreceli olduğu aşikar. İlk izleyişinizde hikayeye hakim olamayabilirsiniz fakat tekrar tekrar izleyin, daha acı verici oluyor. O kadar ki kapatıp Bülent Ersoy izlemeye razı oluyorsunuz. Ee madem ki olmadığınız bir kalıba sokmaya çalışıyorsunuz kendinizi, katlanmanız gerek..
4 Yorum:
he he .. yıllaaarr önce izlemiştim.. o zamanlarda da filmler ve izleme konusunda çok çok fakir olduğum bir dönemdi.. şimdi yeniden izleyesim geldi.. izleyeceğim. bitiminde bülent ersoy filmine ihtiyazım olursa sizden isteyeceğim :)
peki =)
Bugünkü Lost'un temellerinden biri olduğunu düşünüyorum. Pararle levrenler meselesinin özellikle. Mad World şarkısı da ayrı bir şaheser tabi
Gretchen: Donnie Darko? What the hell kind of name is that? It's like some sort of superhero or something
Donnie: What makes you think I'm not?
Paralel evrenler konusu tam tadinda islenmisti filmde. anlatimda biraz yuzeysellik olsa film anlasilmaz, biraz daha detaylandirilsa film yine anlasilmazdi :))
ayrica dutchman'in girdigi diyalog da filmin en iyi sahnelerinden biridir kanimca. ikinci sirayi ise donnie'nin, okula gelen o meshur hayat sacan psikologa verdigi cevaplardir.
Yorum Gönder